Bıraktığım yerden devam edeceğim ama ilgisi olanlar için takıldığım yerlerden bahsederek konuya girmek istiyorum. Amaç bir şekilde bahsi geçen Abhazya ve Gürcistan krallıklarını kurmak veya kurmaya yol açmak. Kartlis Tsikhovreba’ya göre bu krallık 786/7’de kuruldu. Dayıları Hazar olan Leon Bizans’ın zayıf düşmesinden faydalandı ve Lit dağına kadarki tüm Kafkasya’yı Abhazya krallığı altında birleştirdi. Anonim olunca veya kaynağı bilinmeyince orijinal yazarın gördüğünü göremiyorum. Nerede kilitleniyoruz? Üstünden geçelim.
786-813 aralığında bir çok olay var ama hep dine-kiliseye çekiliyor. En başta herkes sanki yanlış asma dalından tutunuyor diye düşündüğümü belirtmek istiyorum.
1-Abhazya tarafı 787 Ekümenik konsili ileri sürüyor ve ne Bizans’dan ne de itikadimizden ayrıldık diyor. Gürcü tarafı ise hayır ayrıldınız ve kiliselerimiz birleşti ve birlikte Gürcü olduk. O günden beri Bizans’a karşı savaştık diyor. Sonra fikir değiştirmiş olabilir de krizler böyle çıktı. Ama diğer taraftan anladığım kadarı ile bu birleşme daha doğrusu Gürcü ortodoksluğunun Abhaz ortodoksluğuna eşitliği 1008 anlaşması ile oluyor ama eşitlikten bir tarafın diğerine değişmesi anlamı çıkmıyor. Yani Sünni idik Şii olduk veya Şii idik Sünni olduk anlamı çıkmıyor; eskiden sadece sünniler vardı, şimdi sünniler ve şiiler var anlamı çıkıyor. Misal tabi. Gene de tutmuyor
2- Gürcülükten ne anlamak gerekiyor? Gürcü tarafına göre Gürcüler Sakartveller ve Leonti Mroveli Sakartvelleri Mtzheta ve doğusu ile e sınırlandırdı ve buradan gelen gelenek Gürcü derken monofizit doktrini kastediyor çünkü Gorgasali monofizitti ve Henotikon aracılığı ile ikna olmuştu. Henotikon sonra yürürlükten kalktı ve bildiğim kadarıyla Pers Armenian kilisesi Kalkedon’u reddetmeye devam etti ama İber kilisesi hala Roma ve Constantinopol olan Antioch ile yoluna devam etti. Yani Monofizit değildi ve dolaylı Kalkedon idi. Bu noktada Armenian tarihçiliği öncesinde değil ama işte bu 8-9.yüzyıl olaylarında Armenianlıktan ayrılıp Konstantinopol Ortodoksluğuna geçenlere Gürcü diyor. Bunun da şöyle bir handikapı var : Romalılar Armenian Kilisesi derken her zaman Pers Armeniası’nı kastediyor ve Pers Armenia’sı monofizit olduğu için değil Nestorian olduğu için Armenian idi, ve sonra bölündü ve sonra bir daha bir daha bölündü. Pavlikanlar Nestroyenlerden ayrılacaklar. İberler ise zaten ayrı ve Kalkedon oldukları için burada Gürcü denilen tanıma girmiyorlar ama belki Antioch bağlantıları nedeniyle Syrian oluyorlar; ama o da en fazla Syrian oluyorlar anlamında. Olup olmadıklarını bilmiyoruz . Fikrimce bu çağda Abhazlar bölgesel adları ile Chazarian ve itikadi kimlikleri ile gerçek Ortodoks/hristiyan olacakları için Kalkedon İberlerin kastedilen Abasgian olma ihtimalleri yüksek. Ama bir detayla. İtikadi Abasgian olmak 860’lardan önce kullanılmayan bir terim. Belki Chaldia bölgesinde bahsedilen Abasgian katholikos ile İber katholikos aynıdır. Aynı ise aynı bankanın farklı şubelerisiniz. Ümmetten devlet ve millet çıkarılmaya çalışıldığı için biraz karmaşıklaşıyor.
3- 702/4 aralığında bir tarafta Abdül Melik diğer tarafta Tiberius Apsimaros var. Cilicia cephesinde savaşlar. Antioch kilisesi kapandı ve İber Kilisesi tabi olduğu Antioch kapanınca vaziyete göre hizmetleri Constantinopol’den almaya başladı veya Antioch kapanınca kendiliğinden meşru otosefallik kazandı. 726’ ikonlar krizinde İber katholikosu ikoncu idi ki bunun manası bu çağda Greklik oluyor; ve Gothia başpiskoposluğu talep üzerine Constantiopol onayı ile Cherson veya Pitsunda’dan ikoncu John’u 755’de İber katholikosuna gönderdi ve John burada 786’ya kadar görev yaptı. John İberia’ya gittiğinde Antioch tekrar açılmıştı ve Stephen patrik seçilmişti. İberler neden Antioch’dan değil de Gothia’dan piskopos istedi bilmiyorum. Gothia dediğimiz yer artık Chazar ve Hazar anılan yer oluyor bu arada, Chazar derken büyük Abasgia’yı kastediyoruz, Hazar derken bağlantılı ikinci dalgayı. Ona da geleceğim ama önce bu problemi çözelim. Buradan bakarsak ikon krizlerinde ayrışma var ama bu Kalkedon musun değil misin, Ortodoks musun değil misin tipi bir tartışma değil. Gayet idmanlı olduğumuz türden ; bir taraf hurafe diyor ve diğer taraf hayır değil diyor tipi bir tartışma. (KT 194, 100 senelik sapma ile geriye alır ama vaka 745 ve sonrasının vakasıdır) (Mihr ve Arcil’in de 702/704 Cilicia savaşları ile bağlantılı Apsimaros’un Cappadocia GKB’si Heracleios ile tanışmış olması ve savaşla 710 Kamachon -Kemah’a sürüklenmesi lazım ve mevcut akademik görüşe göre yaptıkları Anakupia savunması da burada -Borçka taraflarında oldu aslında)
4- Yedinci Ekümenik Konsilde sorun İkoncular lehine çözüldü ve Sebastopolis Kilisesi Büyük Sebastopolis oldu ve Constantinopol altında kariyerine devam etti. İberlerin hristiyan tarihinde anılan bir Christopher var bu tarihlerde metropolitan, o aslında Caesar Christopher olabilir , Hazar Leon’un anne ayrı ikiz kardeşlerinden . Diğer ikiz Caesar Nikephoros da sonra Chaldia bilinecek ArmeniaC’dan sorumlu bakan ve patrician olacak ve öyle ise İberler de bu kanattanlar. Önemli Not : İber katholikosu dedikleri yerin tam lokasyonunu bilmiyorum. Uhreviyatta her yer Cennet’in Krallığı ve Allah’ın Mülk’ü ama Dünyeviler arasında işler öyle yürümüyor. Sınırlar var, pasaport kimlik soruyorlar. Yeri netleştirmek lazım.
5- İtikadi anlaşmazlıklar çözüldü ama siyasi ihtilaflar devam ediyor. 790’da VI.Constantine annesinin kışkırtması ile Caesar ve aristokrat amcalarını tutuklatacak. ArmeniaC’tan bin ileri gelen asker zincirlere vurularak başkente götürülecek ve alınlarına siyah mürekkep ile ArmeniaC Hainleri yazıldıktan sonra onlar Avrupa’ya muhtelif yerlere dağıtılacak
6- VI.Constantin 796 darbesi ile annesi tarafından tahttan indirilecek ve tüm imparatorluğu sarsan bir işkence ile katledilecek. Papa Leo Franklerin Charles’ını İmparator ilan edecek. O esnada ArmeniaC isim değişikliği yaşamış veya küçük birimlere bölünmüş olabilir
7- Charles Irene’e, “Batırdın. Evlenelim ve imparatorluğu toplayalım,” diye teklif gönderecek.
8- Belki biraz da imparatorluk başkentinin batıya kaymasına önceden beri sıcak bakmayan bu kanat darbe ile Irene’yi indirecek ve bir çeşit Hazine bakanı başka bir Nikephoros yeni imparator olacak ve 813’de Frankların Şarlman’ı resmen imparator olarak tanınacak ama bu taraf tüm Romalıların imparatorunu titrini koruyacak.
Şimdi Karadeniz cephesinden bakalım
687 tarihi itibari ile hem Theophanes’de hem de al-Baladhur’da Tiflis’den yukarısı Chazaria’dır . Theophanes’de Tiflis batısı Lazica, al Baladhur’da Chazardır. Baladhur mevcut hilafet sınırlarından ötesini görmez. Theophanes Chazarlar hakkında 678 Bulgar olayları ile bağlantılı; “Chazarlar Birinci Sarmat’a kadar ki Berzilia/Barsilia’nın derinliklerinden çıkmış büyük bir millettir; denizin ardındaki toprakları Pontos denizine kadar fethettiler ve Birinci Bulgaria’daki Bulgarların en büyük kardeşi Batbaian’ı da 638’de vasalları yaptılar,” der. Buna ek olarak 652/3 savaşında Doğu magister militumu Maurianos muhtemelen Kars üstünden Kafkasya’ya yani Chazarlara çekilecek.
Seçenekli gidiyorum. İster al ister alma hesabı. Tarif Büyük Abasgia. Ayrılmış ama müttefik kalmış olabilirsiniz-ayrılmamış ama kendi periferinizi Bizans lehine oluşturmuş olabilirsiniz. Anladığım kadarıyla mevcut Abhaz görüşünde kaldık ve periferi oluşturduk deniyor. Bu dönem Bizans gerçekten çok yıpranıyor ve ayrılmak isteyenler için en müsait ortam olmakla birlikte enteresan bir şekilde mevcut antik soylar aristokratlar -piskoposluklar vb terke asla yanaşmıyor ve ayrılmayı da asla düşünmüyor. II.Konstans misal başkenti batıya taşıyacak, ailesine toplanın diye haber salıyor. Bunlar sen git onlar kalacak burada diye resmen alıkoyuyolar. Demişken belirteyim, biz hep Tiflis’e bakıyoruz çünkü şimdi en Gürcü bendim en Laz bendim, en Abaza bendim diye çok israr ediyor. Tiflis ve ötesi de dürüst olmak lazımsa kendi kalelerini hiç terk etmiyorlar aslında. Herkes kendi zaman diliminde ve olması gerektiği yerde. Memnun olmayan zaten yurt değiştiriyor ve gittiği yere karışıyor.
Karşılaştırırsak Theophanes Altınburun Justinian’ın ikinci taht döneminde (705-711) Phasis/Lazica’yı ve ayrıca bence Phasis ile komşu olması gereken Abasgia’yı Roma toprağı görür ve her ikisi de fikrimce güneydedir ama kuzeyde olan Apsilya’dır ve Apsilya’dan yukarısı artık Chazaria’dır. Lazica ile Apsilya Phasis aracılığı ile ayrılır ve Phasis’in o tarihte neresi olduğu tartışmalı. Aslen Maraşlı spatharios Leo ailesinin 687 Bulgar savaşından önce sevk edildiği Thrace-Mesembria themasından hikayeye dahil olur ve çok büyük olasılıkla 710 Kemah cephesi ile bağlantılı olarak karmaşadan faydalanarak biraz avantaj sağlayan bilhassa “Abasgian,” mevzusu için çok güvenli olduğunu anladığımız Phasis üzerinden Apsilya’ya ve oradan da Alan toprağına geçer ve Itaxes ile birlikte Abasgia’ya birkaç akın yaparlar. Leo’nun rüşvet amaçlı dağıtacağı paranın Phasis’de emanete bırakıldığını ve Justinian tarafından paranın çekildiğini bilecek kadar Abasgianlar vakıftır olaya. Enteresan tarafı Alanlar da biliyordur ve onlar için de sürpriz yoktur. Daha enteresan olanı amaç Abasgianların gizli geçitlerini öğrenmektir. Bizimkisi olsa bilmedikleri hangi geçit olabilir sorunsalı.
710 trafiğinde Hilafet İran’ında iki cephe var: Kemah ve Derbent /Balanjar. Tasvirden kış vakti olduğunu ve Itaxes ile Leo’nun ciddi bir takviye beklentisi içerisinde olduklarını anlıyoruz. Mayıs ayına doğru dağlarda gezinen Roma askerleri olduğunu duyarlar ve beraberine 50 Alan alan Leo kar ayakkabıları ile onları aramaya çıkar ve bulduğunda “diğerleri nerede?” diye sorar. Ne var ki bu askerler onlar Alan diyarında karda mahsur kalmışken lokasyonu tartışmalı bir Archeopolis kuşatmasında Phasis/Lazika’ya çekilen ordunun ardında bıraktığı 200 adamlık keşif koludur ve yollarını kaybetmiş, eve dönmeye çalışmaktadırlar. Birlikte devam eder ve Tsebelda civarında olması önerilen Sideron kalesine gelirler ve Sarazenlere sadık kale bir şekilde zapt edilir ve daima güvenli toprak olan Apsilya üzerinden eve dönerler. Sideron Apsilya kralını güç duruma düşürmemek için teslim olduğu için Tsebelda-Tzacarha diyoruz-kale böylece Romalılara dönmüş oluyor? Altınburun Justinian hala imparatordur ve vaziyete göre Leo arasında bir husumet de yoktur. ( bu hikaye genelde itibar görmez ama böyle kesit yazmış Theophanes)
Onlar Kafkas cephesinde iken, sürgünde kaldığı on senede Chazarların Theodora’sı ile evlenmiş olan Altınburun Justinian da Cherson, Bosporan ve Climata kalelerine filo üstüne filo göndermekte ve hiç kimseyi sağ bırakmayın diye emirler yağdırmaktadır. Kendi liginde ayrı bir inceleme istiyor düşünüyorum. 10 yıllık sürgün hayatı hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Finale doğru Altın Post tadında Colchisli Aeetes’in kızı Medea ile evlenir ve sonra Medea babamın ejderhaları seni öldürecek Iason’um, kaç der ve balıkçı kayığı ile yola çıkan Altınburun Justinian Cherson’dan fikrimce Roma-Chazar karması argonautları toplayıp, Batbaian üzerinden Chazar bağlantısı evvelden vurgulanmış Bulgarlardan aldığı destekle 705’e girerken tahtını geri kazandığında sürgüne gitmesine neden olmuş olabilecek Abdül Melik vefat etmiş , I.Velid Halife’dir. Geride bıraktığı Theodora için büyük bir filo yollar ama gemiler bilinmeyen bir sebeple mürettebatı ile batar. Eşinin babası ya da abisi Kağan ona gönderdiği ulakla : “karını savaşla mı alacaksın da o kadar gemi yolladın ve bir çok insanın ölümüne sebep oldun. Küçük filo göndermen yeterdi. Bu arada bir oğlun oldu, elçileri yolla ve onları aldırt,” der. İkinci seferde saray nedimi Theophylaktos gider ve Theodora ile oğlu Tiberius’u getirir, taç törenleri yapılır ve tahtı geri almasına destek veren Bulgar kralı Terbelis de aynı törende caesar ilan edilir.
Çocuk Tiberius hakkında tartışmalar var, belki daha erken doğmuş olabilir diye, anladığım kadarıyla ilk taht döneminden genç Tiberiuslu sikkeler var ve belki başka bir oğlu daha vardır. Theophanes Justinian pasajında iki evlilikle alakalı bir şeyler söylüyor ama niye gerek duyduğu belli değil; 707’de Halife Velid Damascus katedralini ele geçirir ve Hilafet topraklarındaki ofislerin yazışma dilini rakamsal değerler hariç Grekçe’den Arapça’ya çevirir. Justinian’ın tahtan devrilmesi ile bağlantılı olabilecek bir mazisi var bu olayın ve enteresan şekilde 692 krizi hakkında Baladhuri de, Theophanes de pek bir şey söylemez ama ilki antetli karatis (kağıt-papirüs), diğeri sikke basımı ile kısmını anlatarak birbirini tamamlar bu krizde ve her ikisi de “yani bir şeyler oldu ama bizimkinde de vardı kabahat,” şeklinde örterler hikayeyi ; Theophanes’e göre Syria istikametinde deniz kenarı bir Sebastopolis muharebesi yaşanmıştır; Baladhur savaştan asla bahsetmez ama belki Mervan üzerinden sahneyi kısmen Kemah -Kisal cephesine yedirir;
708’de Justinian Bulgar barışını bozar ve Anchialos’a başarısız bir kara-deniz seferi yapar. Bu seferde önceki dönem Mesembria’ya yerleştirdiği ailenin oğlu Leo sahneye giriyor ve 709-710 aralığında yukarıda bahsettiğimiz Alan diyarına gidiyor ve Itaxes ile birlikte ciddi takviye ihtiyacı içerisinde olduklarını zaten belirtmiştik; Altınburun Justinian 709 sonlarında Asmiktos Stephen ve Mauros komutasında balıkçı teknesi ve standart sivil amaçlı tekneler dahil büyük bir filo hazırlatıp Cherson valisi atadığı Elias’ın komutasında Karadeniz’e açıyor ve Cherson, Bosporan ve Klimata’da hiç kimse sağ kalmasın emri veriyor. Filo ulaştığında aynı zamanda Romalı da olan Chersonlular zaten işgal edildiğini anlamıyor ve haliyle kimse direnmiyor; Şehirdeki Chazarlar hariç herkes kılıçtan geçiyor (aşırı abartılı bir şekilde) ve sadece küçük çocuklar köle edilmek üzere sağ bırakılıyor. Şehrin 40 ileri geleni aileleri ile ve ayrıca mevcut Hazar tudunu ile şehrin birinci derece vatandaşları soyundan Zoilos tutsak alınıp, başkente gönderiliyor ve “misyon tamamlandı,” deniyor. Ancak çocukların sağ bırakılmasına sinirlenen Justinian “onları da öldürün,” emri veriyor. Tabi gerek görmüyorum da ultra aşırı ağır vakalar tasvir ediliyor, olayın tuhaflığı o zaten. Kimseden tık çıkmıyor. Chazarlardan da reaksiyon yok. “İkinci filo çocukları öldürmek için yola çıktığında Ekim ayı idi ve deniz fırtınalı idi. Gökyüzünde Taurouras denen yıldız belirdi. Bütün filo battı ve 73 bin adam öldü. Justinian bu haberi aldığında üzüleceğine neşelendi ve bir filo daha yollayacağım ve hiç kimseyi sağ bırakmayacağım dedi. Cherson kalelerinde yaşayanlar savunmalarını hazırladı ve bu arada Chazarya’daki Chağan’a savunmada destek vermesi için yazdılar. O arada Kefalonya’da hapsedilmiş olan Bardanes de (başka bir potansiyel darbeci) Cherson’a Elias’ın gözetimine yollanmıştı. Enteresan bir şekilde onlar da savunma grubundalar. Veya Cherson’da sadece kendileri kaldı bilemedim.. Justinian bu kez tutsak Tudun ile Zoilas’ı eski mevkilerine iade etsinler diye yeni bir filo hazırlatıyor ve Syrialı George adlı bir genikon defterdarı (logothete), John adlı bir kaymakam (prefect) ve Christopher komutasında 300 adamlık bir Thrak tourmachı ile yolluyor ve alıkoyma için kayınpederim /kayınçom Chağan’a özürlerimi iletin diyor. Filo dönüşte Elias ve Bardanes’i de getirecekti. Ancak Chersonlular takası kabul etmedi ve müzakere için davet ettikleri elçileri öldürdüler ama Tudun, Zoilas ve Christopher ve komutasındaki tourmarcha zarar vermediler ve (şehirdeki) Chazarların eşliğinde onları Çağan’a gönderdiler. Tudun yolda öldü ve merhumu onurlandırmak için Chazarlar Christopher ve 300 Thrak’ı öldürüp birlikte gömdü.
Justinian’ın yanına dönen Leo’dan II.Anastasios’a kadar bir daha duymuyoruz. Cherson’a gönderdiğimiz mahkum Bardanes artık Phillipikos adını almıştır. Neden Philipikos? İmparator Maurice zamanından kalma bir kehanete göre halefinin ismi Phi (Fi) ile başlayacak ve Maurice’ın 451 Kalkedon ile dağıttığı imparatorluğu toplayacaktır ama tabi kastedilen Maurice’in kayınçosu Philippikos’tur ve Bardanes’e belki bu sebepten Philipikos denir. Romalılar bir taraftan pagan -batıl diye kimseyi beğenmezler ama var böyle enteresanlıkları.
Chersonlular yeni adı ile Philippikos Bardanes’i imparatorları ilan ederler. Justinian çok sinirlendi ve Elias’ın ailesini öldürttü ve karısını da evlerindeki ahçı ile evlenmeye zorladı. Ardından Bessos Mauros’ komutasında bir filo daha gönderdi. Cherson, Yaban Domuzu kulesine bitişik Kentenaresios* kulesi ile savunma yaptı ve Bessos epeyce adamı kaybetti. (*dipnotta bir çeşit mancınık, İstanbul’daki Altın Boynuz’a gönderme ile çift anlamlı Kenteraros taş değil yaklaşık 45 kg altın fırlattı ve Bessos epeyce adamını rüşvete kaybetti diye açıklanır).
Bardanes Kağan’ın yurduna kaçtı ve yakalama misyonunda başarısız kalan filonun geri dönmeye yüzü kalmadığı için onlar da Justinian’ı lanetleyenler korosuna katıldı ve Bardanes imparator olsun dedi. Kağan ısrarlarını görünce “Bardanes’in kılına zarar vermeyeceklerine,” teminat istedi ve o imparator olduğunda adam başı bir altın vereceğim dedi. Justinian bu arada ne oldu diye merakla beklemekteydi. Sinop’a kadar ki Thrakesian ve Opsikion’dan istihbarat istedi. Fakat Bardanes sessizce Başkent’e gelmişti ve şehre girdikten sonra Justinian’ın olduğu Damatrys’e (Kayışdağ) devam edip, kamp kurdu. (Burada da Sinop’tan sonrası elinde yok mu idi bir anlam çıkıyor ama Sinop derken neresi -Abhazya’da da var galiba bir Sinope noktası).
Sonuç olarak Justinian, oğlu Tiberius, Opsikion themesi komutanı Barasbakourios ve tüm taraftarları öldürüldü ve Justinian’ın kesik başı 711’de en batı Roma’ya kadar tüm topraklarda gezdirildi,” kısmı biraz Abbasiler lehine iktidar Hilafet dünyasında el değiştirirken Muaviye’nin kesik başının dolaştırılması tekrarı gibi – toplarsak bir aksiyon var orada ama ne olduğunu bilmiyorum. Bu kadar örtmeye Araplar gerçekten Karadeniz’e çıktı mı diye de baktım arkadaşlar. Arap kaynaklarında da yok bir şey yok ve Araplar deniz Karadeniz için bir noktadan sonra Chazar/Hazar denizi diyorlar ve Hazar dediğimiz Caspian’a da Cürcan/Cürzan denizi diyorlar.
Fikrimce Roma’nın mevcut tedarik ve lojistik kaynakları Hilafet’e geçti. Altınburun bence sürgünde kaldığı on sene boyunca Theophanes’in söylediği değil, söylemeye çalıştığı ile ilgilendi yani yeni tedarik - lojistik merkezleri. Cherson kalelerinde aslında yaşanan el koymalar idi düşünüyorum. O yüzden Chazarlar ile hiç çatışmadı ve Chazarlar hiç tepki vermedi ve bu arada insan gücü de kaydırdı o tarafa. Çünkü bir taraftan hem kaynakları el değiştirmiş ve ulaştırma yolları tıkanmış Bizans’ı beslemeniz ve hem de karşı kıyıdaki savunmayı güçlendirmeniz ve beslemeniz de gerekiyor. Altınburun tarihin en fazla lanetlediği imparatorlardan ve neden feci bir son ile indirildiğini izah edemiyorum . Theodora’ya ne oldu belli değil. Bardanes kim ki kağan kılına zarar gelmesin diyor zaten ayrı bir olay.. Hikayesi gerek Theophanes’de ve gerekse Baladhuri’de örtülü olduğu için şu diyemem ama sonu nasıl biter ise bitsin adamın adımlarının daima önceden hesaplı olduğu sonucu değişmiyor. Araplar da anladığım kadarıyla inandırıcı bulmuyorlar.
Altınburun’un Cherson’u ve Leo’nun Alan-Abasgianları zorladığı sene 711’de bir Hazar saldırısı var sanki, hiç umulmadık geçitlerden girecekler de nerede okuduğumu bulamadım ve biraz da ondan böyle düşündüm aslında. Araplar Balanjar’ı niye bu kadar istedi? Sorusu açıkta
Buradan geçiyoruz 786- 813 aralığı Chazar /Hazar olaylarına
Roma -Arap ilişkilerinde ileri geriler var ise de Karadeniz çevresinde boşluklar çok. Sarapanis kalesi mesela kimde idi. Erken fetihlerde hareketler karmaşık görünebilir ama değil. 636-55 aralığında Araplar basitçe Dara anlaşması hudutlarını restore ediyorlar Araplaşmış Sasaniler lehine ve sonra da içini dolduruyorlar. İlk turda doğusundan ve ikinci turda hem doğusundan hem batısından artık Arminiyye dedikleri Iran’ı sarıyorlar ve her halükarda haritadakinin ötesine Perslerin ayaklanma riski olduğu için gitmekten daima kaçınıyorlar çünkü ötede çok kalabalık düşman vardır . Baladhuri’nin tarifine göre Sarapanis Chazarlarda.
Net olan Batbaian’ın ülkesinde olması gereken Sarkel kalesi ile Romalıların Apsaros’u aynı mimari özelliklerde ve hat üstündeki tüm kaleler benzeşiyor ve her birinde birer şapel ve kilise var. Manası Chazarlar ortodokslar. Başka türlü Theophanes onları eleştirecek bir şey bulurdu zaten. III. Leon zamanında belki bir dalga Asyatik Hazar geliyor üstüne ve onlar Ortodoks olmayabilir. Tzitzak vaftiz ile Eirene adını aldıktan sonra Augusta ve İmparatoriçe oluyor. Tam olarak Chazar/ Hazar dünyasının hangi bölgesinden olduğunu bilmiyoruz ama Theodora muhtemelen toponim Büyük Abasgia da olan Barsilia Chazarlardan idi diye gönül rahatlığı ile söyleyebiliyoruz. 740/45’de Tzitzak’ın kocası V.Constantin imparator. Hilafette iktidar Emevilerden Abbasilere el değiştirme sancıları içerisinde. Constantin doğu hudutlarını restore ediyor. Bulgar kanadında değişen bir şey yok. Karadeniz’de muhtelif thematalar var. Gerektiğinde dev filoları toplayabiliyor.
Öncesinde ; babası Leo 717’de imparator oluyor ve birkaç ay sonra Konstantinopolis kuşatması var. Aynı bölgeden bahsediyor isek ArmeniaC’da Artabardos var. 719’da Constantin Caesar ilan ediliyor. 722 Halife Yezid Hilafet ülkesinde imgeleri yasaklıyor ama aynı sene vefat edince ferman kendiliğinden kalkıyor anladığım kadarı ile; 723 Hişam halife; 724 Leo ikon tapınmacılığa karşı düğmeye basıyor ve askerlerin büyük kısmı destekliyor.
İkon kırıcılıkta ihale itikadi muhaliflere ve Müslümanlara kalır ama asla katılmıyorum. İmgelere tapınma tütsü vb en erken Katolik-Ortodoks yasaklamalarından, ağaçlara çaput ve dilek/para kesesi bağlamak da. 4.yüzyıl İber Mirian’ın biyografisinde de olması lazım. Tahta haçtan parça koparmalarına hurafe diye bakar ama engel olmaz. Bu adamların kutsal kabul ettiği yerlerin büyük kısmı düşmana geçiyor ve Leo’nun ordusunda muhtemelen her inançtan insan var. Standart Roma ruhuna dönüyor bence adam. 725 muhtelif doğal afetler, su altı yanardağ patlaması ve salgın hastalıklar iki tarafı da etkiliyor-Kiklad ve Hellas themeleri darbe deneyince kadim okullar kapatılıyor; asıl kuşatma bu sene. Araplar çok kalabalık Bithinya ve Pergamum’dalar. Artabardos ve adamları savunmadalar. Artabardos’un adamlarından biri ikonların çaresizliğini ispatlamak için attığı bir taşla imgeyi parçalıyor ama ertesi gün Arap saflarından atılan bir taş da onun kafasını yardığı için ikoncular bunu Takdir-i İlahi görüyor; Araplar esirler alarak geri dönüyor ama aksiyon bitmiyor; 727 Hazar Chagan’ın oğlu Chazaria egemeni Media ve Armenia’yı işgal ediyor ve Arap general Garachos ( Jarrah b.Abdulah) ve ordusunu yok ediyor ve böylece Araplar dikkatini bu tarafa vermek zorunda kalıyor;
728 Maslama Türklerin toprağını işgal etti ve karşılıklı ağır kayıplar verdiler. Maslama korkuya kapıldı ve Chazaria dağlarından geri döndü; aynı sene Ocak ayında Leon silentium toplantısı talep etti ( modern MGK benzeri)-konu ikon ve imgelerin yasaklanması. Theophanes ikon ve kutsal kalıntılar konusunda Leon ve babası kılıklı Konstantin’e genelde eleştiriseldir; 730 Maslama Türkiye’yi (Chazaria) bir kez daha işgal etti ve Caspian geçitlerine ulaştı ama büyük korku ile geri çekildi. Caspian dediği Shida Kartli mi? Hangi yönden girdiğini görmüyoruz. 729 Maslama bir kez daha Kapadokya’yı işgal ediyor. Kayseri yakınlarında bir kale Araplarda; 731 Leo oğlu ile Tzitzak’ı nişanlandırıyor; Araplar Paflagonya’ eteklerine saldırıp, yağma yapıyor; Akdeniz’de işler iyi gitmiyor; 734 Hişam oğlu Süleyman hudud Armenia’yı yağmalıyor ama bir şey alamıyor; 736 Hişam oğlu Süleyman Asia’daki Pergamum’u yağmalıyor. Altınburun’un oğlu olduğunu iddia eden Tiberius’u Jerusalem’e götürüp, Cem sultan muamelesi yapıyor; 737 Süleyman Roma toprağına girip Sideron kalesindeki Eustasios’u esir alıyor. Eustasios sonra hristiyan şehitleri arasına ismini yazdıracağı için rekabet var. Herkes bu Sideron bizim Sideron diyor. Roma toprağı vurgusu var- Asia, Armenia vb diye ara sıra vurgu yaptığı için neye göre diyor bilmiyorum- bizdeki aday Tsebelda yakınındaki Tzachar kalesi, Soudour ve bazen de Sindirah olarak kaydedilmiş. Burada ama şöyle bir detay var. Hristiyanlarda bizdeki gibi şehitlik yok. Talep oluyor ama Kilise sıcak bakmıyor. Aslında savaşta ölmüş gerçek karakterlerin bir kısmının hikayesi ile sonra oynanmış olabilir; Leo’nun bir diğer olayı da erkek çocukların nüfus kayıtları için bastırır ve Theophanes onun ettiği zülmu Firavun yapmadı der bu sebepten.
740/1 Constantin imparator oluyor ve öncesinde babasının savaşlarına zaten katılmış tecrübeli bir askerdir. Artabardos ile aralarında taht krizi var ve anlaşmalı değil belki ama uzlaşmalı bir kriz de olabilir. Artabardos ikoncuları destekler mesela, aslında karşı olmasına rağmen; babası kılıklı Constantin ise aforoz edilir ise de tahtı eniştesine kaptırdığı için enseyi karartmaz ve herşey olması gerektiği gibiymiş gibi o esnada zafiyet yaşayan Hilafet topraklarına saldırarak klasik hudutlarını restore eder. Hişam 40 yıldır kapalı olan Antioch Kilise’sinin açılmasına izin verir ve önerisi ile Stephen doğu yani hilafet dünyasındaki hristiyanların bir kısmının patriği olur. İber katholikosu kapalı kaldığı 40 sene içerisinde Antioch’tan ayrılmış olabilir veya şimdi ayrılmak üzeredir. 742’de Caspian geçitlerinde deprem oldu ve aynı sene Velid öldürüldü ve ardından Abbasiler lehine hareketlenme başlar ve Şam ile Horasan idaresi ayrışmaya başlar;
Constantin’in maceralarının çoğu Karadeniz’de Bulgarlara karşı. Karadeniz’in tüm ceplerinden filo ve asker toplama kapasitesi var. Payroteknik karakter. Ateş ile oynamayı seviyor ve gene böyle bir sefer esnasında ateş bombası yaparken bir şekilde bacaklarını yakıyor ve sonra da toplayamıyor ve vefat ediyor. Onun zamanında İskenderiye patriği Kosmas ortodoksluğu kabul edip, eski Phasis sonraki İskenderiye piskoposu olan Cyril’den beri süregelen monothelitliği terk edip ortodoksluğa dönüyor ama sonra heyheylenip Constantinopl’den ayrılıyor, ortodoksluktan da ayrılıyor mu bilmiyorum.
Monothelit olan Phasis değil. İskenderiye. Belki oradan da bir yanlış anlama var İberler için. Cyril’in monothelitliği Phasis’i etkilemiyor. Konsiller ile alakalı Pharan ile Phasis de belki karışıyor. Pharan Afrika’da.
Constantin 740-45 arasında Melitene (Malatya), Theodosiopolis’i (Erzurum) ve II.Armenia’yı (Sivas ve doğusu herhalde) geri aldı ve buradan getirdiği Armenian ve Syrianları daha sonra Thrace’ ve Balkanlara iskan etti. Hepsi değilse de bir kısmı Pavlikan ve Pavlikanlar Nestoryenlerden kopmalar. Theophanes bunlara feci ayar oluyor.
Hilafet dünyasındaki iktidar değişikliğinde Palestin hristiyanları Emevist oldukları için zor zamanlar yaşamaktaydı. 752’de dikkatini iç siyasete veren Constantin ikonların kınanacağı 753/4 Hiereia konsilini topladı. 338 piskopos katıldı ama Roma, Jerusalem, Antioch ve İskenderiye’den hiç temsilci yoktu fakat Roma’yı hariç tutarsak diğerleri zaten artık yabancı ülkedeler gibi bir gerçeklik de var. İç meselesi demek istediğim. 753/4’ün hedefi Hilafet Iran’ındaki Armenianlar ve kısmen topluyor ama sonra tekrar kaybediyor.
Karadeniz’deki tüm limanlardan her biri 12 savaş atı taşıyan 800 savaş gemilik dev bir filo ile 30 Haziran 762’de Bulgaristan’a saldırır (Akhialos muharebesi) . Aynı sene iç ayaklanmadan kaçan binlerce Slav’ı Artana’ya yerleştirir. Bu Artana tam nerede bilmiyorum-belki şimdiki Gürcistan belki orta Karadeniz’de. Gürcistanda’ki ise, bizim Pontos’da. Alayım canım.
Bu Slavlar ile alakalı Gürcü araştırmalarında Kutaisi yakınlarına yerleştirilen Varanglar bahsi var ama onlar daha sonraki fazda (11.yüzyıl) listelenir. Olasılık bağlamında Demetre ismi Bulgar /Slav geleneği ile alakalı olduğundan belki bu yerleştirme ile bağlantılı Demetreler de ortaya çıkmış olabilir. 762 kışı aşırı soğuk geçer, Karadeniz toplam 50 cubit derinliğinde ( 22.86 metre) donar ve insanlar ve hayvanlar denizden yürüyerek geçebilmektedir; Şubat ayında kendiliğinden kırılan buz, şehir duvarlarından daha yüksek buz dağları olarak yüzer ve bazen çarptığı liman ve şehirlere ciddi hasar verir; daha sonra yine bir Karadeniz filosu oluşturup Bulgaristan’a saldırmak ister ama kötü hava donanma ve askerlerin büyük kısmını kaybetmesine neden olur.
21 Ağustos’da bir sebepten hipodroma toplattığı rahiplerin evlenmelerini emreder ve 4 gün sonra dindarlıkları ile bilinen 19 yüksek rütbeliyi kendisine komplo ile suçlayıp bazılarını öldürtür ve kalanını sürgün edip, hepsinin Sicilya dahil muhtelif themelerdeki mülklerine el koyar. 769’da Constantin’in “deliliği,” zapt edilemez haldedir, herkesten sakallarını kesmelerini ve 1,5 cubit yükseklikte (70 cm) türban /kavuk takmalarını ister. Her imparatorda bir trend değişimi var galiba, bunun azledip malvarlıklarına el koyduğu yüksek rütbelerin yerine atadığı isimler Michael serisinden gider ve bir kısmı eskiden başka isimle biliniyor olabilirler. Geçmişi hakkında hiç bilinmeyen Michael Lachanadrakon misal onlardan biridir..
Thrakesion themesi generali Michael Lakhanodrakon’un delilikleri zaten say say bitmez, her birini yazmaya kitaplar yetmezdir, hocası gibi (V.Constantin kastediliyor), Ephesus rahip ve rahibelerini toplar ve Thrakesian’da Tzoukanisterin diye bilinen bir ovaya götürür ve ya şimdi birbirinizle evlenin ve beyaz giyin veya hepinizi kör ettirip, Kıbrıs’a süreyim der- tabi burada mülklerine, eşya ve hayvanlarına Hazine adına el konması da pakette geliyor, kitapları yakılıyor; bazıları inançlarını terk eder ve Drakon (burada güç anlamında) onların dostu olur ve geri kalanı da çilesini yaşar. Yüksek rütbeliler ve muhtelif kilise ve manastırlardan el koydukları ile hazineyi ağzına dek dolduran Constantin bir yandan da el koyduğu theme topraklarında yeni kaleler yaptırır ve içlerini anladığım kadarıyla çoklukla karşı kıyılardan-Karadeniz, askerler ile doldurur. 773/74 Bulgar seferinde 2.000 savaş gemisi vardır; Bulgarlar Tzigatos isimli bir boyar gönderir ve anlaşırlar ama sonra Bulgaristan'dan gelen gizli bir mesaj Bulgarların 12 bin adamla Berzitia’yı (Kırklareli) almaya yola çıktığını bildirmektedir. Vize yakınlarında olduğu sanılan ve taş yığını anlamına gelen Litosoria mevkiindeki muharebeyi Bizanslar kazanır. 775 Ağustos’unda Bulgar seferi için tekrar donanmasını toplayan Constantin’in seferde iken bilinmeyen bir sebeple (belki neftle bağlantılı-Grek ateşi) bacakları yanar ve bedeni aşırı ateşlenir, 14 Eylül’de kesin olmamakla birlikte Zeytinburnu civarinda aranılan Strongylon (yuvarlak kale) açıklarında hala savaş gemisi üstünde iken ölür. Son sözlerinin, “hayatta iken söndürülemez ateşe verildiği,” olduğu rivayet edilir.
Kitap yakma olayları çok var. Herodot demek ki müstesna bir yerdeymiş. Bir o sağ kalmış.
V.Constantin rejiminde Hazar topraklarına kaçan asker veya teolog karakterler buradaki kariyerlerinde belki çift anlamlı misyonerlik yaparlar. Sourozhlu Stephen adlı bir asker Hazar ülkesine kaçtı ve 764’e vefatına kadar Sogdaia’da piskoposluk yaptı ve mucizelerine şahit insanlar akın akın hristiyan oldu. Bu İç Asya Hazar’ı kastediyor, Chazaria’yı değil. Bir diğer İkoncu Genç Stephen 754’de Zichia piskoposu ve yabancı topraklar sorumlusu- belki Gothik anılmış Pitsunda temsilcisi olabilir; Kırım’a sürgün edilen Psychaitalı John (755-825) Bosporus civarında yaşayanları hristiyan yapıyor- ama tabi hristiyanlıktan hristiyanlığa mı başka dinlerden hristiyanlığa mı? soruları askıda. Kırım güneydoğusundaki Parhenit köyünden başka bir John 755’de belki Kırım belki Pitsunda kastedilerek Gothia piskoposu oldu, ikoncu idi. Gothialılar sonra bu John’u Iberia’ya gönderdi (Mtskheta mı?) ve uzun bir süre İber piskoposluğunu yürüttükten sonra 786’dan önce İstanbul üzerinden memleketine döndü. Yukarıda bahsetmiştik. Doras kalesi 786 veya 787’de Hazarlar tarafından işgal edildi. John tepki olarak bir ayaklanma başlattı ise de başarılı olamadı ve Hazarlar tarafından tutuklanıp, Phullae’de hapsedildi ama Doras valisi affedildi. Böylece yine geldik 786/7 olaylarına.
Doras normalde zaten Chazar kalesi idi. Altınburun Chazar kağanı ile burada buluşmuştu en geç 703/4 de. Net değil ama burada eskiden beri bir çeşit Dux Cherson vardı. Hazar- Roma ortak işletmeli. Gemi inşası, tuz madenleri, balıkçılık ve deniz ürünleri endüstrisi, ayrıca sonradan Zichia ve Abasgia anılacak kıyı şeritlerde Apsaros’a kadar yer yer sıvı ve toz neft madencilikleri var. Zaman zaman tarım da yapılmış ama aralıklarını ve kapasitesini bilmiyoruz. Constantin’ ölünce Tzitzak’dan olma oğlu Leo imparator oldu ve Caesar kardeşlerini Cherson’a gönderdi ve onlar Bosporan veya Phanagoria’daki caesar evinde muhtemelen yaşadılar. John’un olayı neydi bilmiyorum yaklaşan konsile ev sahipliği yapacak Irene bacımız da epey bir insanı tutuklatıyor o günlerde.
Hilafet’te de hayat hayli hareketlidir. II.Velid’in zamansız ölümünü iç savaş takip eder, Bizans diliyle Persia (Horasan) merkezli Abbasiler iktidar olur ve iç tarafgirlikte güneydoğu Anadolu ve Suriye’deki partiler Kalbitler ve Qaysiler, Pers bölgesindekiler de Qaysiti ve Yemeniti adlı temel fırkalara bölünürler. Yemenitiler Temimiler arkadaşlar. Temimilerin Matar’ı 642 de Azerbaycan valisi Abd ar Rahman tarafından Hazar veya Chazarlara elçi gidecek ve İslam’a davet edecek. Baladhur’un naklettiği hikayeyi ben şahsen Tertullian’ın Karanlığın kampüsünde yetişmiş ideal asker tipi ile karşılaştırırdım ama nasıl oldu ise olay Yecüc Mecüs aleminde turistik fantaziye dönüştü ve zilyon kez revize edildi. Kehf 96’da demirler örmek için eritilir, örülmüşü indirmek için değil.
Asırlardır monofizt olan İskenderiye piskoposu Kosmar bu dönemde Bizans ortodoksluğuna geçti demiştik; Theophanes Abbasilerden daima kara cübbeliler (maurophoroi) olarak bahsedecektir. İç çekişmeler devam ederken ara sıra Roma topraklarına akınlar yapmayı ihmal etmezler. 771’de Ibn Wakkas Roma topraklarına saldırıp epeyce tutsak alır, Romalılar 4.Armenia’yı işgal edip Palestinian Germaniaca’yı yeniden inşa eder.
IV Leo-Hazaryalı imparator olduğunda Abbasiler de Mehdi Halife. Atinalı Irene ile evli olan Leo tahtlara (piskoposluk merkezleri) metropolitan atamalarını rahipler arasından yaparak ulemanın takdirini kazanır. Kısa süre sonra Caesar kardeşlerinin kendisine darbe planladığı söylentileri işitilir ve Leo, onları kendi güvenlikleri için de Cherson’a sürgün etti demiştik. Abbasi Suriye’sinde kendisini Dabekon kralı ilan eden Thumama ibn al-Walid 777/78’de Roma topraklarına akın yapar ve Michael Lachadranakon Anadolu themelerinden topladığı 100 bin asker ile Suriye’yi işgal eder ve Mehdi’nin amcası Isbaali’nin develerine el koyar. ( Develer, savaş atlarının bir çeşidi burada). Theophanes onun Isbaali’den rüşvet aldığını ve o yüzden Germaniaca’yı (Maraş) almadan geri döndüğünü düşünür. Theophanes’e göre Suriye’deki birkaç Jakopit rahibi tutuklayıp geri döndü, alternatif tarihte birkaç değil, Suriye’deki 150 bin Jakobit (heretik) zorla yerlerinden çıkarıldı ve Thrace’e yerleşmeye zorlandı. 778’de Karacübbeliler, Syrieliler ve Mezopotamyalılardan karma bir ordu Hasan komutasında Dorylaion’a gönderildiğinde imparator istihkamları güçlendirin ama çatışmaktan kaçının emri verir. 15 gün süren kuşatma sonrasında erzakları tükenen Araplar geri çekilir ama Amorian’a (Emirdağ) saldırıp oradan Armeniac themesine geçerler ve Semalouos kalesini uzun bir kuşatma sonunda ele geçirirler.
Leon öldüğünde oğlu VI.Constantin henüz çocuktu. İmparatorluğun doğusu batısı, papalık dahil, Leon’un Cherson’daki kardeşi Nikephoros’un taht için uygun olduğunu düşünüyordu ama Irene kendisi yönetti ve darbe yapacağını düşündüğü herkesin ve ayrıca kayın biraderlerinin de kafalarınız kazıtıp (rahip olmaya zorlamak) sürgüne yolladı ancak nüfuzlu kişilerin baskısı nedeniyle kayın biraderlerini sonra affetmek zorunda kaldı ve onlara bakanlıklar verdi ama onları destekleyenlerin peşini bırakmadı ve bazılarının ailelerine epeyce eziyet etti. Diğerleri hakkında bilgi yok ama Nicephoros Armeniac ‘ın genel valisi gibi bir şey oldu. Christopher da metropolitan olmuş olabilir. Theme Armeniac eski Doğu komutanlığı kadar büyük olmasa da yine de Abasgia-C ile birlikte hayli önemli bir theme idi (Abasgia ArmeniaC altında görülür ama sebebi bilmiyorum. Hala Chazaria da olabilir) Hadım Staurikios başarılı ama acımasız bir asker ve yönetici olarak Irene adına imparatorluğu yönetiyor, sert yaptırımlarından yorulan Bukellarii Tatzatios Araplara taraf değiştirdi ve ailesini ve tüm mülkünü kaybetti. Abbasilerde de benzer sorunlar var ve iki imparatorluğun da kasayı sürekli doldurması gerekiyor bir yandan, Harun Reşid, barmakid denilen eski Abbasi vezir soyundan gelenleri darbe suçlaması ile tutuklattı ve varlıklarına el koydu. Tarasios bu dönemde Constantinopol patriği, 787’de Ekümenik konsili organize ettiler ve antik doktrinlerde mutabık kaldılar ama olaylı geçti biraz. Her yerde silahlı muhafızlar. İç ve dış themelerden destek arayan Irene, sözüne güvenip silah bırakan dış theme ileri gelenlerini tutuklandı, çocukları rehin alındı ve bilhassa içlerinden doğuluları Iznik konsili boyunca yanında tuttu. Sebep?
Doras’daki Hazarların tutukladığı John vakası da bu arada oluyor. Hizipçilerden Anastasios, Constantin ve Niketas takipçileri ile birlikte aforoz edilir; 788/89’da Araplar Anatolic themedeki Kopidnadon’u işgal eder ve aralarında kıdemli turmae Dioegenes ve Opsikion komutanları dahil epeyce önemli Roma subayının da olduğu ağır kayıp verirler; Frenklerle anlaşmayı bozan Irene, Constantin’i Armeniac themesinden Amnialı Maria ile 12 Kasım’da evlendirecek ve Maria ile sorunu olduğundan değil, ama Frenk nişanlısından ayrılmaya zorlandığından Constantin annesini hiç affetmeyecektir. Bulgarlar Franklarla ittifaka girerler. Genç Konstantin artık 20 yaşındadır.
Araya giren kötü niyetli insanlar anne-oğulun arasını açar. Burada tabi asıl hedef Irene değil, Irene’nin sağ kolu Staurikios’dur ama Irene haber alır ve aralarında oğlunun öğretmeni dahil kışkırtıcıları tutuklatır, kafalarını kazıtmak zaten olmazsa olmazdır ve onları çeşitli yerlere monastik hayat sürmeye sürgün eder ve genç Konstantin de kızılcık değneğinden nasibini alır ve saraydan dışarı adım atması yasaklanır. Irene ardından askerler ile muhafızları kendisi hayatta olduğu sürece hiç birinin Konstantin’i desteklemeyeceğine dair kendisine yemin vermeye zorlar. Kötü giden Kıbrıs kuşatması ve batı Anadolu filo komutanının esir düşüp, öldürüldüğü 789/90 da Armeniac themesine sadakat yemini için gelen imperial muhafızlar buradan umdukları cevabı almazlar. Armeniaclar Irene’e karşı değillerdir ama o naibedir ve aynı zamanda hem yeğenleri (Nikephoros burada ya), hem de damatları da olan Konstantin artık yetişkindir, dolayısı ile hitabın usule uygun Konstantin ve Irene olması koşulu ile sadakatte sorunları olmadığını söylerler ve özetle “sizin ne düşündüğünüz çok önemli değil, bizim için imparator Konstantin’dir”e getirirler.
Irene drungorios Mousoulem Alexios’un kılıç gücünü denemeye karar verir (denizden) ve Armeniaclar da kendi patricianları caesar Nikephoros’u. Diğer themeler de Armeniac’ı destekler ve böylece 14 Ekim’de Atroa’da bir araya gelen birlikler Irene’yi çekilmeye zorlayıp Konstantin’i imparator yaparlar. Dövülme ve kafa kazıtma sırası şimdi Staurikios’dadır. Alexios Armeniacs’ın yeni generali olur. Caesar Nikephoros belki hala Armeniacs’dadır belli değil, Konstantin’in düşük askeri profili, Armeniacsları tekrar ayaklandırır ve Caesar Nikephoros’u imparator ilan ederler. Konstantin annesi ile Staurikios’u tekrar yanına alır ve amcalarının tamamını tutuklatıp, Nikephoros’ ile Alexios’un gözlerini dağlatır ve diğerlerinin dillerini kestirtir. Onlara sonra ne oldu bilinmiyor. Theme Armeniac bu gelişmelerle coşar haliyle, Staurikios ayaklanma diğer themelere sıçramasın diye Armeniac’ın diğer bölgelerle irtibatını kesip, kuşatır hızla. Armeniac’a destek veren ArmeniaN’lar taraf değiştirir ve ayaklanma bastırılırken Sinop piskoposu Gregory’de hayatını kaybedenler arasındadır. Theme Armeniac’da epeyce kişinin malvarlıklarına el konur; Tutuklanan bin asker zincire vurularak Blkahernai kapısına getirilir ve alınlarına siyah mürekkep ile Armeniac Haini yazıldıktan sonra başta Sicilya olmak üzere diğer bölgelere dağıtılırlar. ArmeniaC bu vesile AbasgiaC’ a dönüşmüş veya AbasgiaC dahil birkaç theme bölünmüş olabilir. Chazaria-ArmeniaC ilgisinden emin değilim
794’te Thebasa kalesi Araplara kaybedilir, 795’de Konstantin karısı Maria’yı kafasını kazıtıp rahibe olmaya zorlar ve ardından Efes’e giderek Efes’in koruyucu azizi John’a ticaret panayırı için 1.000 altın bağışlama yolu manevi yüklerinden hafifler ; ve o sene Ağustos ayında, Theodote isimli bir cubicularia’yı (saray nedimesi) imparatorluğun yeni Augusta’sı (imparatoriçe) yapar. Maria ile evliliği Kilise’ce halen geçerli olduğundan bu da ek kriz yaratır ve evliliği meşru kabul edilmez. 795/6 Nisan sonları Girit’teki büyük depremin dalgaları Mayıs başında başkenti sarsar, Bulgarların efendisi Kardamos, başkente elçi yollayıp kendisine haraç ödemesini yoksa Altın Kapı’ya kadar gelip, tüm Thrace’i yerle bir edeceğini duyurunca Konstantin ona haraç olarak bir havluya sardırdığı at dışkısını yollar ; Themelerden toplanan kuvvetlerle Bulgaristan üstüne ilerleyen Konstantin Bersinikia’ya kadar gider ama Abroleba ormanlarına saklanan Kardamos ortaya çıkmayınca geri döner; Sakkoudion? başrahibi Pluto Maria’nın sürgününü ve Theodote’in augustalığı onaylayan başkente tepki olarak Tarsarios’un patrikliğinden ayrılınca imparator domestic Sholae ( bir çeşit harb okulu komutanı) Bardanios ile Opsikion themesi komutanı John’u gönderip Pluto’yu tutuklatıp, hapsettirir ve Pluto’ya bağlı rahipler de önce dövülür ve sonra Thesselaniko’ya sürgün edilir ; 15 Ağustos 797’de Irene için şartlar olgunlaşmıştır, oğlunu derdest ettirir ve iktidara el koyar; 17 gün boyunca güneş tutulur; Papa Leo işte o zaman, veya alternatifte daha önce, Frank kralı Charles’a imparator olarak taç giydirir ve böylece imparatorluk resmi olarak batı ve doğu ayrımına yaklaşır. Demeye çalıştığım itikadi ihtilaflar var ama siyasi koşullar da olgunlaşıyor.
797/99 savaşları iç Anadolu’da, Ebu Malik Kapadokya ve Galatia’yı yerle bir eder, Malagina (Sakarya) ovası sonraki hedeftir,oradan Lidya’ya devam ederler. Mart ayında bir araya gelen Helles themesi sakinleri devrik imparator Konstantin’in oğullarından birini imparator yapmak ister ve Irene hepsini kör ettirir.
Paskalya’da Kutsal Havariler Kilisesi’nden çıkarken altın arabasına koşulu 4 beyaz at vardır : Thrakesin themesi komutanı Bardanes, Thrace themesi generali Sissinios, domestic sholae Niketas ve Constantin Boilas. İmparatoriçenin hasta ve ölmek üzerinde olduğu haberi yayılınca bu dört beyaz at birbirine girer ve Staurikios yönetimi eline alır ve Irene silentium konseyini toplar ve Staurikios anlaşılamaz bir şekilde hastalanıp, ölür.
800/01’de Irene şehir vergilerini kaldırma yolu ile sempati toplamaya çalışırken Frenkistan’dan gelen bir elçi bu tarafın imparatorluğunu tanımadığı Frenk kralının evlilik teklifini ve imparatorlukları birleştirmeyi teklif eder. Irene teklife sıcak bakıyor olsa da yeni danışmanı Aetios, o vakitki mali işler bakanı kardeşi Nikephoros’u imparator yapmak istiyordur. Irene’i devirip, Nikephoros’u imparator yaparlar. Mütevaziliğini vurgulamak için siyah sandalları ile ressamlara poz veren I.Nikephoros’un icraatlerinden ilki taç giymesine yürekten destek veren domestic sholae Niketas’ı 30 Nisan’da zehirletmek oluyor. 18 Temmuzda Anatolic themesi komutanı Bardanes Lourkos themelerin çoğu tarafından imparator adayıdır- Lourkos da kafasını kazıtanlar arasına girer ve ayaklanmaya karışan tüm themelerde maaş ödemeleri durdurulur ve bu bahane ile “yüksek yasa kırıcı “ Nikephoros themelerdeki bürokrat ve mülk sahiplerinin malvarlıklarına el koymaya başlar ve arada Prote adasında sürgünde olan Lourkos’dan bir hareket çıkmasın diye Lycantrophlarını (kurt adamlar,Lykonianlı suikastçileri kastediliyor) Prote’a gönderip, muhalifini kör ettirir. Bu körlükler geçici körlükler bu arada.
Askeri başarılar anlamında hanesinde pek kayıt yok, ama Hazine’yi doldurur, 804/5’de Araplar Persia anılan Horasan’da bir iç kargaşa ile meşgulken Suriye’de de şansını dener ama eli boş döner; Vasıfsız oğlu Staurikios’u veliaht ilan etmesi tüm çevreleri üzer, Harun Reşid bu arada 30 bin Kara cübbeli, Syriye, Palestin ve Libyalı ile saldırıp, Tyana’da bir cami inşa ettirir ve güçlü kalelerin bir kısmını ele geçirir. Ardından Ankara’yı hedef alır ama ele geçiremez.. Nikephoros rejiminin en önemli olayı, eskiden beri çeşitli yönlerdeki düşmanlara haraç ödemeler ve haraç tahsilleri var ama bu sefer elçileri biraz onu küçük düşürür: yıllık 30 bin nomismata yanı sıra, barış müzakeresi için gönderilen elçilerin imparator ve oğlu Staurikios için de yıllık kişi başı 3 nomismata cizye teklifini Harun Reşid neşe ile kabul eder-meali teslim ve tabi oluyorum demek gibi bir şey oluyor. Nikephoros spatharios Bardanios Anemas’ı Thrace’gitmesi ve yoldan geçen herkesten yol vergisi almasını ister.
Bu dönemde Harran piskoposu Abu Qurrah’ın (740-820) Yunanca ve Arapça Hristiyanlığa dair çeşitli ideolojileri ve poligamiyi tartışması ve İslam ile kıyaslaması karşılıklı teolojik ilgi ve etkileşimlere örneklendirilir. Birkaç sene sonra Bizantiuslu Niketas Kuran’ı Grek diline kusursuz tercüme edecektir ve Harun Reşid tam neresi kastedildi emin değilim ama cami veya mescid inşa edilmesini de şartları arasına listeliyor.
808 Harun’un Rodos seferini fırtına engelliyor. Nikephoros oğlunu devirdiği Irene’nin akrabası ile nişanlıyor.
809 Harun Reşid vefat ediyor. Harun Reşid’in hüküm sürdüğü 786-809 aralığında Barsilia Chazarlarının kastedildiğini düşünmüyorum açıkçası ama topraklarında her ırktan insanın yaşadığı Hazar Meliki’nin ülkesindeki Yahudilerin kralı ve maiyeti zaten Hazarlardandır ve Harun Reşid zamanında Yahudilerin kralı olan kişi Musa dinine geçer. Romalılarda da, Hilafet topraklarında da muhtelif Yahudi yerleşkeleri var ve Tudela’lı Benjamin ve Ratisbon’lu Petachia’nın Ortaçağ Seyahatnamesi’ne göre Yahudiliğin de çeşitleri var. Hazar topraklarında da var. Mesudi tam olarak ne demek istedi bilmiyorum. Hazarlardaki her çeşidi saydıktan sonra sadece “Yahudilerin,” dediği için belki Yahudilerin kralı derken aslında bir çeşit ruhani lider, Haham kastetti. Diğer türlü “Yahudilerin,” demezdi veya doğrudan Melik Musa dinine geçti derdi düşünüyorum. Herhangi bir yerde Yahudi prens olması başka, Yahudilere prens olmak başka bence.
Mesudi’nin tarif ettiği Yahudiler fikrimce Theophanes’in 638-678 olaylarını naklederken bahsettiği Maeot’un doğusunda, Phanagoria’ya giderken ki Yahudi yerleşkesi. Chazarların Batbaian’ı vasal etmesi bahsinde anılırlar. Zamanla genişlediğinin ve geliştiğini varsayalım. Ve yöneticileri evet Hazarlardan ve belki Chazarlardandı da. Vaziyete göre bir sebepten yönetici ve belki maiyeti de din değiştiriyor. Burada kafa karıştıran Harun Reşid ile alakaları. Harun Reşid’in bir etkisi var mı yoksa Mesudi kendi zaman cetvelinde Harun Reşid halife iken olanlar anlamında mı söyledi onu anlamadım. 833’den önce anladığım kadarı ile üstünde Arapça Musa rasul Allah yazılı sikkeleri yok ve öncesi sikkelerde Arapça al-Khazar yazıyor. Para kısmında başka bir açıklama olabilir. 692 karatis/ dinar krizinde Araplar kendi topraklarında Grek dinarlarının dolaşımını yasakladı ve kendi paralarını basmaya başladı. Sonuçta ticaret yapıyorlar. Beyguaa Ömer amcanın notlarında da Arapça Bata yazılı sikkeler olması lazım. Abhazya’da mı bulundu bilmiyorum. Musa rasul Allah yazılı sikkeler de fazla değil galiba. Ayrıca Halife Musa var bir de. Her neyse diğer taraftan Kırım kastedilerek (eski Dux Cherson) işte bu krizler neticesinde 9.yüzyıla gerçekten de Yahudi teoforikli krallar ile girmiş olabilirler. Yahudi araştırmaları anladığım çok kabul etmiyor- ben de mezar taşları vb var mı diye baktım kendi adıma. Yahudilik ve Hristiyanlık arasında bir çeşit melezleşme varsa bilmiyorum ama Bulgar kralları da 9.yüzyılda Yahudi teforikler almaya başlıyor. Samuel, Aaron (Harun) vb . Kimsenin itirazı yoksa bence hristiyan idiler veya iki ayrı gruptan-lokasyondan bahsediyoruz. Fakat tabi yanlış anlama olmasın. Yahudi olmalarının benim için hiçbir sakıncası yok. Bu asrın bir özelliği de ayrılıkçılar ile aristokratlar arasında Yahudi krallar soyundan gelmek trend oluyor ve insanlar imzalı kaşeli şecere siparişleri için kuyruğa giriyorlar. Yükselen trend Davud peygamber. Şarlman kendisini yeni Davud ilan ediyor, ama bu yeni Romulus’um demek gibi biraz. Buradan toplarsak herkes 786/7 diyor ama bu tarihe Ekümenik Konsil diye takılınıyor anladığım kadarı ile. O da bir faktör olabilir ama siyasi sınırları etkileyecek kadar önemli bir faktör olduğunu düşünmüyorum bu asrın olaylarında. Tepki ayrışmaları oldu ise de uzun ömürlü olmuyor. Kıyı Abasgia hakkında seçenekleri açık. II. Anastasios rejiminde de ayrılmadı ise, çünkü adam 713-14 gibi 3 sene herkes başının çaresine baksın diyor, tedarik zinciri kırık; demek ki ayrılmıyor veya belki KT’nin önerdiği gibi kalıcı özerklik kazanıyor ama öyle de olsa ya Chazarla birleşmesi lazım veya Arap tarafına geçmesi lazım. Başka türlü hayatta kalamıyor. Arap tarafına geçtiğini gösteren işaret yok -oradakilerin elinde varsa bilmiyorum. Sohum müzesinde galiba siyah zemine 3 beyaz hilalli bir bayrak gördüm de çok sonrakilerden kalma da olabilir.
Son olarak 800 ortalarına kadar Tiflis Hakimine haraç ödeyen Abasgianlar ve İberianlar mevzusu var. Hilafet İran’ı Armenian katholikosuna 862/881 patrik Photios’un mektubu da var. Benim algılarımda bir sıkıntı yok ise orada gayet açık bir dille Hilafet İran’ında armenian, abasgian ve iberian anılan hristiyan azınlıklar kastediliyor. Orada abasgian denilenlerin bu taraftakiler ile aynı dinden mezhepten olduğunu bilmiyorum. Bizanslılar kendilerini dinsel kimlik bağlamında hangi sözcükle tanımladıklarını bilmiyorum çünkü. Biz mesela şimdi sünniyiz diyoruz. Onlar da öyle bir şey diyor muydu bilmiyorum. Ama genel yorumlardan anladığım kadarı ile Hilafet Iran’ındaki o abasgianlar bir şekilde sonra bizim Abasgianlar oluyor ve öyle ise Romalıların kendisi de zaten Abasgian yani Constantinopol ortodoksu anlamı çıkıyor. Eklesiyastiklerin dili farklı. Dünya işlerinde fikrimce Abasgia daima toponim ve çoklukla askeri vakalarla bağlantılı kullanılıyor ama hiçbir zaman yabancı veya Romalı olmayan anlamında kullanılmıyor. Bu tarafın Abasgian dediği ile o tarafın Abasgian dediği birbirini karşılamıyor.
Böylece atlaya zıplaya 800 ortalarına geldik. Açık olmak lazımsa Abasgia kralları olacak Leo’ları bu turda bulamadım. Varlar ise kuzeyden çıkmaları gerekiyor. Güneyle bir alakaları yok. Cyrill Toumanoff’un kaynağı ne bilmiyorum. Divan’da 916’da ölecek Abasgian Lips Constantin’in (Chaldia tagması) babası Bagrat idi sonucuna nasıl gidildiğini de bulamadım. Bir sonraki turda Skylitzes tarihi ile Lastiverstli Aristakes olacak ve ayrıca Russkaya Pravda’yı da dahil etmeyi planlıyorum. Bu konudaki kaynakları zaten içinde andığım için ayrıca listelemiyorum . Eparchlar Kitabı varmış bir de kopyasını bulamadım ama genel hatlar ile gümrük kayıtları, tedarik- lojistik temel eksiklermiş gibi görünüyor bölge tarihinde. Bu arada şunu mutlaka belirtmem lazım. Arkeoloji ve yeniden okumalar ve modern tarih araştırmaları ile çok şey güncelleniyor. 30-40 veya 70-80 yıl öncesinin imkanları ile şimdi farklı. Bildiğim kadarı ile Abhazya akademisyenleri de- Gürcistan akademisyenleri de sık sık güncellemeler yapıyorlar.
Okumak için zaman ayıran herkese teşekkür ederim.